21 Aralık 2009 Pazartesi

Kırk Kız Destanı(Efsanesi)


Çeşitli rivayetlere göre;

1-Köymen Dağı’nda çeşitli obalar yaşarmış. Bu obalardan birinde de kırk kız arkadaş varmış. Her zaman birlikte olurlar, birlikte çalışıp eğlenirlermiş. Âdeta kırk kardeş gibiymişler.
O yıllarda obaları eşkiyalar basarmış; insanları öldürür, mallarını yağmalar, kıymetli eşyalarını alıp giderlermiş.
Birgün kırk kız ayrı ayrı işlerle meşgulken de öyle olmuş; obayı eşkıyalar basmış. Ancak kızlar bu gelenleri kâfir sanıp onlara görünmek istememişler.“Bu kâfirler görmesin bizi. Dağ yarılsın, biz de içinde taşa çevrilelim.”Koca Köymen Dağı yarılır, bu kırk kız da içine girer ve orada hepsi birden taş kesilir.Bugün “Kırk Ata Kız” adı verilen bu yerde kırk taş vardır kızlara benzeyen. Hatta bu kızların şekilleri de taş kesildikleri zaman yaptıkları işleri gösterir. Kimi yemek pişiren kıza, bir başkası çamaşır yıkayan kıza benzemektedir. Her biri ayrı ayrı şekillerde taş kesilivermişlerdir. Yemek elbette kocaman bir kazanda pişirilecekti. Bu işle uğraşan kızın kazanı da taşa çevrilir. Günümüzde bu kazana tepeden devamlı olarak su damlamaktadır. Anlattıklarına göre bu damlalar kızların gözyaşları imiş.
Derler ki oracıktaki mezar da bu kızların babasınınmış. Bu alan günümüzde kır gezilerinin düzenlendiği, ziyaret edilen bir yer hâlini almıştır. Hatta komşu cumhuriyetlerden de pek çok insan gelip ziyaret eder.

2-Yöre: Kumru / Ordu
Çok eski zamanlarda Türk’lerin düşmanları ile yaptığı bir savaş sırasında, düşman askerleri bu köye gelerek erkeklerin hepsini öldürürler. Köyde bulunan çok güzel kırk tane kız, bu katliamdan kaçmayı başarırlar. Ancak fazla uzaklaşamazlar. Düşman askerlerinden kaçamayacaklarını anlayınca kırkkızlar diye bilinen yerdeki sarı avuluğun içerisine gelerek gizlenmeye çalışırlar. Bütün Türk erkeklerini öldürdükten sonra kızların kaçtığını farkeden düşman kumandanı, izlerini takip ederek gizlendikleri yeri bulur. Askerlerine kızların etrafını kuşatmaları için emir verir. Bu fırsatı ganimet bilerek kızlara, vücutlarını askerlere teslim etmelerini söyler. Kızlar, her bu durma karşı koysalar da başa çıkamayacaklarını anlayınca düşman askerlerine teslim olmamak için taşıdıkları süngülerle birbirlerini öldürürler. Onların bu olayı yaşadıkları yerde her yıl daire biçiminde ve kanlarının renginde avular çiçek açmaktadır. Onun için de buraya Kırkkızlar adı verilir...
3-Tengricilik inancında Türk Tengre, ulusu yok olmaktan korurken Kağan İlteriş’i ve eşi Ece İl-Bilge’yi gönderiyordu. Hâl bu olunca kadının kutsiyeti gündeme gelir. Destanlarımızda kutsal varlıklardan gebe kalan kızların varlığı anlatılır. Alan Koya, gökten inen bir ilâhtan hamile kalır. Kazaklar, Sağın adlı bir beyin kırk cariyesinin parmaklarını suya daldırıp gebe kalmalarından türerler. Konunun Muhammediyet evveli Türk inanç dünyasındaki boyutuna da vesile oldukça değinmeye çalıştık. Umay Ana gibi kütlerde, cinsiyet bahsine yeterli olmasa da açıklık getirmeye çalıştık. Bu çalışmanın yetersizliğinin farkındayız. Evvelce daha ziyade Diyanet İşleri Başkanlığının arşiv kayıtlarını esas alarak çalışma yapıyor, bazı karşılaştırma ve yorumlarla çalışmamızı sürdürüyorduk. Bu defa aynı arşive ilâveten, yüksak lisans ve doktora tezlerini, il monografilerini ve makale ve bildirileri de kaynaklarımıza aldık. Amacımız ileride yapılacak yeni çalışmalarla türbeler etrafında oluşan kadın merkezli inançlardan hareketle eksikliğimizin giderilmesine katkıda bulunmaktadır. Bereket, fedakârlık ve benzeri alanlarda kadın kişilerimizde güzellikleri tespit edebilmek, böylece geleceğin kadın kişi tiplemesine katkıda bulunmaktır. Tespit edilebilen türbeler, belirli sıralamaya tabi tutulmadan aşağıda belirtilmektedir. Yeri geldikçe, bazı halk inançlarına ve bunların Türk kültüründeki yerine de değinilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder